. Özet “Tevekkül Nedir? Tevekkül Ne Demektir? Anlamı” başlıklı yazımızda Tevekkül nedir, Tevekkül ne demektir, Tevekkül kelimesinin tanımı, Tevekkül kelimesinin eş anlamlısı, Tevekkül kelimesinin ingilizce karşılıkları, Tevekkül ile ilgili atasözleri ve deyimler ve Tevekkül hakkında detaylı bilgileri TanımıTevekkül kelimesi Arapça kökenli bir kelimedir ve Tevekkül kelimesinin anlamı Türk Dil Kurumu TDK sözlüğünde aşağıdaki şekildedir;isim, din b. *** Herhangi bir işte elinden geleni yapıp daha sonrasını Allah’a bırakma “Bu, tevekküle karışan bir memnuniyetsizliğin ifadesiydi.” – P. Safa Sponsorlu Bağlantılar Tevekkül kelimesini eş anlamlı karşılığı aşağıdaki gibidir;Tevekkül kelimesinin eş anlamlı karşılığı kelimesini zıt anlamlı karşılığı aşağıdaki gibidir;Tevekkül kelimesinin zıt anlamlı karşılığı İle İlgili Atasözleri ve DeyimlerTevekkül kelimesi ile ilgili atasözü ve deyimler aşağıdaki gibidir;tevekkül etmek herhangi bir işte elinden geleni yapıp daha sonrasını Allah’a bırakmakTevekkül İle İlgili Birleşik SözlerTevekkül kelimesi ile ilgili birleşik sözler aşağıdaki gibidir; Tevekkül kelimesinin geçtiği herhangi bir birleşik söz İngilizcesiTevekkül kelimesinin İngilizce karşılıkları ise aşağıdaki gibidir Tevekkül – resignationTevekkül Hakkında Detaylı BilgiTevekkül Allah’a inanma, ona güvenme anlamlarına gelen dini bir terimdir. Çoğu kez Müslümanlarca eylemsizlik ve atalet olarak anlaşılmıştır. Kur’an-ı Kerim’de kelimenin geçtiği yerlerin hiçbirinde bu manayı Terim Olarak Tevekkül Ne Anlama Gelmektedir?Tevekkül’ün dini terim olarak anlamıysa, bir amaca ulaşmak için gerekli olan her türlü önlemi alarak; elinden gelen tüm gayreti gösterdikten sonra kalben Allah’a bağlanıp ona güvenmek, sonucu Allah’tan beklemek anlamına Etme Türleri Nelerdir?Tevekkül dört kısma ayrılır1- Yaratılmışlara tevekkül etmek Yani insanlara tevekkül “falan kimse hayatta olduğu sürece benim için endişe edilecek bir şey yok” der Kendisi gibi fani olan insana güvenip dayanır2- Mala tevekkül Mala tevekkül eden “Benim bu malım, mülküm, param olduğu sürece bana bir şey olmaz, kimse bana bir şey yapamaz, ben her istediğimi alırım, her şeyi yaparım” gibi bütün gücünü mülkünden alır ve güveni sahip olduğu maladır Bu kimse de aldanmışlardandır3- Nefse tevekkül etmek “Benim canım sağ olduğu müddetçe, bu kuvvet sıhhat ve güç bende olduğu sürece, sırtım yere gelmez” diye düşünen kimsenin tefekkürüdür Bu kimse de nefsinin istek ve arzularının peşinde esir olur ve doğru yoldan çıkar Sponsorlu Bağlantılar 4- Allah-u Zülcelal’e tevekkül “Zengin veya fakir olmamın hiçbir önemi yoktur” der, “Çünkü Allah benimledir” der, “Nasıl dilerse beni o hale sokar, isterse aç bırakır, isterse nimetlendirir” der İşte insanı kurtaran tevekkül budur Mü’mine yakışan tefekkür de budur işteDoğru Tevekkül Anlayışı Nedir?Evrendeki olaylar bir düzen ve yasalar çerçevesinde, sebep-sonuç ilişkisi içinde olmaktadır. İnsanlar akıl ve iradeleriyle sebepleri bulabilirler. İnsan evrende geçerli olan yasaları gözeterek, çalışır, çabalar, sebeplere sarılır, ondan sonra Allah’a güvenir. Bir çiftçi tohum ekmeden ürün elde edemez. Çiftçi tarlasını zamanda sürmeli, ekmeli, gübrelemeli ve sulamalıdır. Sonra da bol ve iyi ürün alabilmek için Allah’tan yardım dilemelidir. Çalışmadan başarıya ulaşılamaz. Bir öğrenci önce derslerin devam edecek, doğru, dürüst çalışacak, ödevlerini zamanda yapacaktır. Sonra Allah’tan yardım isteyerek başarılı olmasını dileyecektir. Kısaca gerçek anlamda tevekkül eden kimse işinin gereğini yapar ve sonucu Allah’tan Olmayan Tevekkül Anlayışı Nedir?İnsanın çalışmayı bırakıp, tembellik ederek, kendisinin yapması gereken işleri Allah’a havale etmesi, doğru bir tevekkül anlayışı değildir. Örneğin bir öğrenci dersine çalışmadan “Ben Allah’ın yardımına güveniyorum, Allah bana yardım eder” diyerek sınava girmesi yanlış bir düşüncedir. Çalışmadan, hiçbir çaba göstermeden başarılı olmaya beklemek tembelliktir, YeriTevekkülün yeri kalptir Zahiri olarak çalışmak kalpteki tevekküle aykırı değildir, tam aksine tevekkülün bir parçasıdır İnsan, takdirin Allah cc tarafından olduğuna yakin olarak kanaat ettiğinde, her hangi bir isteğini elde edemediği zaman; “Allah cc takdiri budur” Elde ettiğinde ise “Bu Allah Azze ve Celle’nin bir lutfudür” diye düşünür Bu şekilde tevekkülü sağlam olan kimsenin başkaları hakkındaki tevekkülü de sağlam olur. Sponsorlu Bağlantılar Yani kendi nefsinin acizliğini bildiği için kendisine güvenmeyen kimse, başkalarının da kendisi gibi aciz olduğunu bilir ve onlara güvenmez, sadece Allah’a güvenir Unutmamak lazımdır ki bütün kainatı ve içindekileri Allah Azze ve Celle yaratmıştır ve onları rızıklandırmayı, muhafaza etmeyi de üzerine almıştır Böyle olduğu halde Allah’tan cc başka şeylere tevekkül etmek, onlardan medet beklemek ne kadar ile İlgili Hadis-i ŞeriflerHalid’in oğulları Habbe ve Sev radıyallahu anhüm anlatıyor “Resülullah aleyhissalatu vesselam bir şey tamir etmekte iken yanına girdik. O işte kendisine yardım ettik. “Başlarınız kımıldadığı müddetçe rızık hususunda yeise düşmeyin. Zira insanı annesi kıpkızıl, üzerinde hiçbir şey olmadığı halde doğurur, sonra aziz ve celil olan Allah onu her çeşit rızıkla rızıklandırır” buyurdular.” Sponsorlu Bağlantılar Amr İbnu’l-As radıyallahu anh anlatıyor “Resülullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki “Şüphesiz, her derede, ademoğlunun kalbinden bir parça bulunur yani kalp her şeye karşı bir ilgi duyar. Öyleyse kimin kalbi bütün parçalara ilgi duyarsa, Allah onun hangi vadide helak olacağına hiç aldırmaz. Kim de Allah’a tevekkül ederse, kalbinin her şeye ilgi kurarak dağılmasını önlemek için Allah ona yeter.”Tevekkül ile İlgili Bir Hikayeİbrahim ibni Ethem ile Şekik’ül Belhi Rahmetullahi aleyhim Mekke’de karşılaşırlar. İbrahim, Şakik’e “seni bu duruma getirmeye sebeb ne oldu” diye sorar. Şakik şöyle cevap verir.“Günlerden bir gün çöle varmıştım. Kıraç bir yerde yatan, kanatları kırık bir kuş gördüm. Kendi kendime “burada oturayım ve bu kuşun rızkının nereden geldiğini gözetleyim.” Dedim. Kuşun karşısında yere çöktüm. O sırada gagası arasında çekirge taşıyan başka bir kuş geldi. Kırık kanatlı kuşun yanına konarak gagası arasındaki çekirgeyi onun gagasına durumu görünce içimden “bu kuşu öbürüne vasıta kılan ulu Allah nerede olursa olayım benim rızkımı da sağlamaya kadirdir” diyerek kazanç peşinden koşmaya son verdim ve kendimi tamamen ibadete adadım” Sponsorlu Bağlantılar İbrahim Ethem O’na-“Peki neden sen o kırık kanatlı kuşa yiyecek taşıyan sağlam kuş olup ta daha yüksek dereceli olmak istemiyorsun? Sen peygamberimizin Sallallahu aleyhi ve sellem yüksel el veren elin alçak elden alanın eli daha hayırlıdır” diye buyurduğunu duymadın mı?Bu cevabı alan Şakik, İbrahim’in elini tutarak öptü ve “Ya Ebu İshak sen bizim üstadımızsın” dedi.
Tevekkül ile ilgili Hadisi Şerifler nelerdir? Tevekkül ile ilgili olarak Peygamberimizden nakledildiği hadisler hangileridir. İşte Tevekkül ile ilgili hadisler. – Hz. Enes rivayet edilmiştir. Resulullah şöyle buyurdu “Kim evinden çıkınca Allah’ın adıyla, Allah’a tevekkül ettim, güç kuvvet Allah’tandır’ derse, kendisine “İşine bak, sana hidayet verildi, kifayet edildi ve korundun!” denilir ve şeytan ondan yüz çevirir.” Tirmizi – Hz. Ömer demiştir ki Resulullah`ın şöyle dediğini işittim “Eğer siz Allah’a karşı hakkıyla tevekkül etseydiniz, sabah yuvalarından aç çıkan ve akşam karınları doymuş olarak yuvalarına dönen kuşlar gibi rızıklanırdınız.” Tirmizi – Ebû Bekir şöyle demiştir Biz hicret esnasında mağarada iken, başımız ucunda bizi arayan müşriklerin ayaklarına baktım ve Resulullah’a “Ey Allah’ın Resulü! Birisi ayaklarına bakacak olsa muhakkak bizi görür.” dedim. Bunun üzerine Resulullah “Ey Ebû Bekir! Üçüncüleri Allah olan iki kişi hakkında zannın endişen ne?” buyurdu. Buhari, Müslim – Ebû Hureyre Resûlullah’ın şöyle buyurduğunu haber vermiştir Kuvvetli mü’min, Allah Katında zayıf mü’minden daha hayırlı, daha üstün ve daha sevimlidir. Bununla beraber her ikisinde de hayır vardır. Sana yararlı olan şeyi elde etmeye çalış. Allah’dan yardım dile ve asla acz gösterme. Başına birşey gelirse, ”Eğer keşke şöyle yapsaydım, şöyle olurdu!” diye hayıflanıp durma. ”Allah’ın takdiri bu. O, ne dilerse yapar.” de. Çünkü eğer keşke’ kelimesi, şeytanı memnun edecek işlerin kapısını açar.’ Müslim, Kader 34. Tercüme İsmail L. Çakan, Hadislerle Gerçekler, Erkam Yayınları, İstanbul 1990, – Birşey istediğin zaman yalnız Allah’tan iste. Yardım dilediğin zaman Allah’tan dile. Şunu iyi bil ki bütün yaratılmışlar elbirliği ile sana bir menfaat bahşetmek isteseler, Allah’ın sana yazdığından daha fazlasını bağışlayamazlar. Yine yaratılmışların tümü elbirliği ile sana bir zarar vermek isteseler, Allah’ın sana takdir ettiğinden fazlasını yapamazlar.’ Tirmizi, Sünen, fi sıfati’l-Kıyame, 60 – Ey Ebû Hureyre! Allah’tan başka hiçbir şeye ümit bağlama. Allah’a tevekkül eyle. Bir arzun varsa Allah Teâlâ Hazretleri’nden iste. Allah-ü Teâlâ’nın âdet-i ilâhiyyesi işi, kânunu şöyledir ki; herşeyi bir sebep altında yaratır. Bir iş için sebebine yapışmak ve sonra Allah Teâlâ’nın yaratmasını beklemek lâzımdır. Tevekkül de bundan ibârettir.’ Hadis-i şerif-Ey Oğul İlmihali, – Üzülme, Allah bizimledir.’ Bera Ibnu’l Azib Kütüb-i Sitte, 16. cilt, Sf. 200 – Mümin kişinin durumu ne kadar şaşırtıcıdır ! Zira her işi onun için bir hayırdır. Bu durum sadece mümine hastır, başkasına değil Ona memnun olacağı birsey gelse şükreder, bu ise hayırdır bir zarar gelse sabreder bu da hayırdır.’ Suheyb Ibnu Sinan kutub-ı sıtte, 2. Cilt , Sf. 208
Konumuzda Peygamber sav. Efendimizden Gıybet ve dedikodu ile ilgili hadisler paylaşmaya çalışacağız. Önceliğimiz Gıybet ile ilgili sahih hadisler olacaktır. Kaynaksız hadis yayınlamamaya özen göstermeye çalışıyoruz. Konumuzun içerisinde dedikodu ile ilgili hadisler arapça ve türkçe anlamları sonunda dedikodu ile ilgili ayetler ve gıybet ile ilgili sitemizde bulunan diğer konulara ve dedikodu ile ilgili hikaye kategorimize linkler vereceğiz. O konularımızdan da kolayca yararlanabilirsiniz. Konumuzun faydalı olması dileğimizdir. / Türkiye’nin en geniş Güzel sözler, ayetler, hadisler ve atasözleri platformu Gıybet ve dedikodu ile ilgili hadisler Arapça – Türkçe Gıybet ile ilgili Hadisler Arapça عَنْ أبِي هريرة رَضِيَ اللّهُ عَنْه قَالَ ]قالَ رسُولُ اللّهِ أتَدْرُونَ مَا الْغِيبَةُ؟ قَالُوا اَللّهُ وَرَسُولُهُ أعْلَمُ. قَالَ ذِكْرُ أحَدِكُمْ أخَاهُ بِمَا يَكْرَهُ. فقَالَ رَجُلٌ أَرَأيْتَ إنْ كَانَ فِي أخِى مَا أقُولُ؟ قَالَ إنْ كَان فيهِ مَا تَقُولُ، فقَدْ اِغْتَبْتَهُ. وَانْ لَمْ يَكُنْ فىهِ مَا تَقُولُ فقَدْ بَهَتَّهُ[. أخرجه أبو داود والترمذي وصححه.»البهت الكذبُ وافتراء على ا“نسان . Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh rivayet edilen hadiste Resulullah sav buyurdular ki “Gıybetin ne olduğunu biliyor musunuz?” “Allah ve Resulü daha iyi bilir!” dediler. Bunun üzerine “Birinizin, kardeşini hoşlanmayacağı şeyle anmasıdır!” açıklamasını yaptı. Orada bulunan bir adam “Ya benim söylediğim onda varsa, Bu da mı gıybettir? dedi. Aleyhissalatu vesselam “Eğer söylediğin onda varsa gıybetini yapmış oldun. Eğer söylediğin onda yoksa bir de bühtanda iftirada bulundun demektir.” Kaynak Ebu Davud, Edeb 40, 4874, Tirmizi, Birr 23, 1935, Müslim, Birr 70 2589 اِجْتَنِبُوا السَّبْعَ الْمُوبِقَاتِ قَالُوا يَا رَسُولَ للهِ وَمَا هُنَّ قَالَ اَلشِّرْكُ بِاللَّهِ وَالسِّحْرُ وَ قَتْلُ النَّفْسِ الَّتِي حَرَّمَ اللَّهُ إلاَّ بِالْحَقِّ وَأكْلُ الرِّبَا وَأكْلُ مَالِ اْليَتِيمِ وَالتَّوَلِّي يَوْمَ الزَّحْفِ وَقَذْفُ الْمُحْصَنَاتِ الْغَافِلاَتِ الْمُؤْمِنَاتِ Resulullah sav buyurdular ki İnsanı helâk eden şu yedi şeyden kaçının. Onlar nelerdir ya Resulullah sav. dediler. Bunun üzerine Allah’ın rasulu Şöyle buyurdular Allah’a şirk koşmak, sihir, Allah’ın haram kıldığı cana kıymak, faiz yemek, yetim malı yemek, savaştan kaçmak, suçsuz ve namuslu mümin kadınlara iftirada bulunmak buyurdu. Buhârî, Vasâyâ, 23, Tıbb, 48; Müslim, Îmân, 144. Muaz İbnu Esed el-Cüheni radıyallahu anh’tan rivayet edilen hadiste Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki; Kim bir mü’mini bir münafığa gıybetçiye karşı himaye ederse, Allah da onun için, Kıyamet günü, etini cehennem ateşinden koruyacak bir melek gönderir. Kim de, bir müslümana, kötülenmesini dileyerek bir iftira atarsa, Allah onu, kıyamet günü, cehennem köprülerinden birinin üstünde, söylediğinin günahından paklanıp çıkıncaya kadar hapseder. Ebu Davud, Edeb 41 Hz. Enes radıyallahu anh’tan rivayet edilen hadiste Nebi sav. buyurdular ki; Miraç gecesinde, bakır tırnakları olan bir kavme uğradım. Tırnaklarıyla yüzlerini ve göğüslerini tırmalıyorlardı. Ey Cebrail, bunlar da kim ? diye sordum. Cebrail as. “Bunlar, insanların etlerini yiyenler ve ırzlarını şereflerini payimal edenler, ayaklar altına alanlardır” dedi. Ebû Davud, Edeb 40 Gıybet ile ilgili Hadisler Kısa olanları bu bölüme yerleştirmeye çalıştık. Nebi sav. buyurdular ki; Gıybet zinadan daha kötüdür. Nasıl olur Yâ Resulallah? Adam zina eder sonra tövbe eder Allah mağfiret buyurur. Gıybet eden ise gıybet edilen affetmedikçe mağfiret olunmaz. Beyhaki Şuabu-l İman 6740-41-42 Sa’id İbnu Zeyd radıyallahu anh’tan rivayet edilen hadiste Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki Ribânın en kötüsü, haksız yere müslümanın ırzını manevi şahsiyetini rencide etmektir. Ebu Davud, Edeb 40, 4876. Resulullah sav buyurdular ki Allah bir müslümana bir müslümanın kanını, ırzını ve ona su-i zanda bulunmasını haram kılmıştır. Müslim birr 32 Peygamber sav buyurdular ki Kim bir müslümandan, gıybet ve şerefini payimal etmek suretiyle tek lokma dahi yese, Allah ona mutlaka onun aynısını cehennemden tattıracaktır. Ebû Davud, Edeb 40 Hz. Aişe Validemiz der ki; Ben tahkir küçük görme maksadıyla bir insanın taklidini yapmıştım. Rasulullah sav. bana hemen şunu söyledi Ben bir başkasını kusuru sebebiyle hatta bana karşılık olarak şu kadar dünyalık verilse bile söz ve fiille taklit etmem. Ebû Davud Edeb 40 Resulullah sav buyurdular ki Kattât söz taşıyan veya aynı manaya gelen nemmâm cennete giremeyecektir. Buhari, Edeb 50 – Müslim, İman 169 – Ebu Davud, Edeb 3 Peygamber sav buyurdular ki Ne fasık, ne de mücahir günahını açıktan işleyen kimse için söylenen gıybet sayılmaz. Mücahir olan hariç, bütün ümmetim affa mazhar olmuştur. Buhari, Edeb 60 Resulullah sav buyurdular ki Her kim haya perdesini atarsa, artık onun gıybeti yoktur. gıybeti caizdir. Beyhaki, Sünen, x, 210 Dedikodu ile ilgili Hadis Resimli Gıybet ve dedikodu ile ilgili hadisler konumuzdan sonra sitemizde bulunan gıybet ve dedikodu ile ilgili diğer konularımıza aşağıdaki linklerden kolayca ulaşabilirsiniz. Gıybet ve dedikodu ile ilgili ayetler Gıybet ve dedikodu ile ilgili atasözleri Gıybet ve dedikodu ile ilgili sözler Dedikodu Hikayeleri Eski sitemizdeki yorumlar… Magelya Osmanova – Arkadaşla önzelikle hariga bi sayfaya uradığım için çok sevinçlendim muhtesem daha ne beklenebilir ke bir de ayet vasa boynumuzun borcuda brafö törn gap toran mapeying arkadaslarımı bu zayfaya davet edecim daha ne deyebilem haşa toprak naz – beğendim kısacası güzel ALLAH RAZI OLSUN teşekkürler daha ne diyiyim yavuz kerim – saol kardeşim ödevim için bu site yeter bana 🙂 buket atalay – bu sayfayı pek beğenmedim daha açıklayıcı şeyler paylaşabilirsiniz. aradığımı bulamadım.
Allah Teala “Şüphesiz Allah tevekkül edenleri sever”Al-i İmran 159 buyurmuştur. Tevekkül[1] Lügatte; kişinin acizliğini açığa vurmakla birlikte başkasına güvenip dayanması dernektir. İşimi falana tevkil denilir. Yani; ona sığındım ve bu hususta ona güvendim demektir. Falan filanı vekil etti; işinde onu yeterli görerek ona güvendi. Tevekkül ile kastedilen Allah Azze ve Celle’ye tevekkül etmektir. Bu da dilin sözü veya azaların ameli değil, kalbin amelidir. Bu idrak edilebilen ilimlerden değildir. Kimileri bunu; işi, Allah’ın her dilediği şeye bırakmak anlamında yorumlamışlardır. Bazıları; Allah’ın takdirine razı olmak demişlerdir. Kimisi de tevekkül, her durumda Allah’a bağlı olmaktır şeklinde yorumlamışlardır. İşin hakikatinde tevekkül; bazı hususları içinde bulundurur Rabbi ve sıfatlarını bilmek, sebepler ve müsebbipler hakkında ispat, kalbin tevhid ve tevekkül makamında kökleşmesi. Kulun tevhidi sahih olmadıkça tevekkülü de istikamet üzere olmaz. Kalp Allah Teala’ya güvenir, O’na dayanır ve O’nunla sakin olur, Allah Azze ve Celle’ye hüsnü zan besler, kalbini O’na teslim eder, işini O’na havale eder, razı olur. İşte bu da tevekkülün semeresidir. Tevekkülü rıza ile tefsir eden kimse, onu en önemli semeresi ve en büyük faydası ile tanımlamış olur. Zira, hakkıyla tevekkül ettiği zaman kişi, vekilinin her yaptığına razı olur. Şu icma ile belirtilmiştir ki, sebepleri yerine getirmek tevekküle aykırı değildir. Tevekkül ancak sebeplerin yerine getirilmesiyle sahih olur. Aksi halde tevekkül batıl ve fasit olur. Nitekim tevekkül Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in hali olmakla birlikte çalışmak da onun sünnetidir. Kim hareketi kötülerse, sünneti kötülemiş olur. Kim de tevekkülü kötülerse imanı kötülemiş olur. Tevekkül, dinin menzillerinden bir menzil ve yakin sahiplerinin makamlarından bir makamdır. Hatta mukarreblerin en yüksek derecelerindendir. Allah’ın muhabbeti ile vasıflananların sahip olduğu en üstün makamdır. Allah Teala bununla vasıflanana kafi gelir. Kim kafi geleni, seveni ve gözeteni Allah olursa, o kimse büyük bir başarıya kavuşmuş demektir. Zira sevilen azap görmez, uzaklaşmaz ve perdelenmez. Tevekkül edenler Aczini ortaya koyarak Allah’a tevekkül eden ve O’na itimad eden, bütün işlerini Allah’a havale edenlerdir. Allah’a güvenirler ve yakin ile bilirler ki O’nun kaderi geçmiştir. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in sünnetine tabi olurlar, yiyecek ve içecek hususunda sebeplere sarılırlar, silahlarla hazırlık yaparak düşmana karşı korunurlar ve sünnetullah’ın gerektirdiği şeyleri kullanırlar. Bu sebeplerden hiçbiriyle tatmin olmaz ve kalpleriyle ona iltifat etmezler, ancak hükmün gereğiyle emre itaat ederler. Zira o ne faydayı celbeder ne de zararı def eder. Bilakis sebeplerin müsebbibi Allah Teala’nın fiilidir. Her şey O’nun meşieti iledir. Mütevekkil Fazlasını ummada, eksilmeden korkmada, sıhhati talep etmede veya hastalıktan kaçmada ihtiyar ve tedbiri terk edendir. Allah Teala’nın her şeye kadir olduğunu bilir. O ihtiyar ve tedbirde tek başınadır. O’nun kulu için tedbiri, kulun kendisi için tedbirinden daha hayırlıdır. Zira Allah onun maslahatını kuldan daha iyi bilir ve onun için daha faydalı olanı takdir eder. Kul için kulun kendisinden daha samimidir. Kula kendisinden daha merhametlidir. Kulu kendisinden daha fazla temize çeker. Bununla beraber O’nun tedbirinin ne bir adım önüne geçebilir, ne de bir adım geri kalabilir. O’nun kaza ve kaderini öne alacak veya geri bırakacak kimse yoktur. Kul kendisini onun önüne atar ve bütün işlerini O’na teslim eder. Onun önüne aziz ve kahredici bir kralın önüne atılan zayıf köle gibi atılır. Kulu hakkında tamamen dilediği şekilde tasarruf eder. Kulun herhangi bakımdan bir tasarrufu yoktur. İşte o zaman kederlerden, tasalardan, dertlerden ve pişmanlıklardan rahata kavuşur. Bütün ihtiyaçlarını ve maslahatlarını, kendisine ağır ve çok gelmeyecek olana yükler. O’ndan başkasından yüz çevirir ve O’nun lütfunu, iyiliğini, rahmetini ve ihsanını, kuldan bir yorgunluk ve ihtimam olmaksızın görür. Zira bütün düşüncelerinden sarfı nazar edip yalnızca O’na yönelmiş, kalbini düşüncelerden, ihtiyaçlarından ve dünya maslahatlarının tasasından boşaltmıştır. Allah Subhanehu ve Teala kuluna emretmiş ve ona kefil olmuştur. Eğer kul emri, samimiyet, sadakat, ihlas ve gayret ile yerine getirirse, Allah Subhanehu da ona kefil olduğu rızık, kifayet, yardım ve ihtiyaçlarını giderme hususlarını yerine getirir. Muhakkak ki Allah Subhanehu kulunun rızkına kefil olmuştur. Kendisine tevekkül edip yardım isteyene yardım eder. Düşüncesi ve gayesi Allah olana O kafi gelir. Bağışlanma dileyeni bağışlar. Talebinde sadık olup kendisine güvenenin ihtiyaçlarını giderir, ümidini kuvvetlendirir, fazlının ve cömertliğinin tadını ona tattırır. “Kim Allah'a güvenirse O, ona yeter.”Talak 3 “Allah'ın yanında bulunanlar ise daha iyi ve daha süreklidir. Bu mükâfat iman edenler ve Rablerine dayanıp güvenenler içindir.”Şura 36 [1] Bkz. Gazali; İhyau Ulumi’d-Din 4/243 Kurtubi; el-Cami Li Ahkami’l-Kur’an 4/122 İbnu’l-Kayyım; el-Fevaid İbnu’l-Kayyım; Medaricu’s-Salikin 2/114-122 el-Askalani; Fethu’l-Bari 11/305
tevekkül ile ilgili hadisler arapça